Huzura götüren yol
Huzur kalbe ait bir keyfiyettir ve ayet-i kerimede buyurulduğu gibi kalplerin huzuru zikirde, yani insanın her yerde ve her zaman Allah’ı hatırda tutup O’nun rızasına uygun davranmasındadır. Buradan da anlaşılacağı üzere zikir sadece dil ile yapılan tesbihattan, Allah’ın esma ve sıfatlarını telaffuz etmekten ibaret değildir. Dil ile olduğu kadar kalple ve bedenimizdeki diğer bütün azalarla da yerine getirilmesi gereken bir kulluk vazifesidir zikir. Nitekim Kur’an okumak zikirdir, kainat kitabını okumak zikirdir, tefekkür zikirdir. Başta namaz olmak üzere bütün ibadetlerimizi ihlâs ve iştiyakla ifa eylemek zikirdir. İyilik ve ihsan zikirdir, salih ameller zikirdir. Sabr-ı cemil ve şükür zikirdir. Zira bütün bunlar Allah’ın varlığını görüyormuşçasına idrak eylemenin, hep O’nun huzurunda olduğumuzu yakîn ile bilmenin, hep O’nu hatırlamanın, kâmil bir imanın sonucudur.
Zikir, gerçek huzuru, yani Elest Bezmi’nde ruhlarımızın yaşadığı zevki yeniden tadabilmek için bizi fani varlığımızdan arındırıp aslımızdaki safvet ve letafete döndürmenin, ihsan mertebesine yükseltmenin de tek yöntemidir aynı zamanda. Huzurun gelip konacağı kalp, zikirle silinip temizlenmiş, masivadan kurtarılmış kalptir. Kalpler ise ancak zikirle tasfiye edilebilirler.
Hülasa, huzura götüren yolun başı da zikirdir, sonu da


0 yorum:
Yorum Gönder